Gece



Kafasının içindeki sayısız düşünceyi susturmaya çalışıyordu. İhtiyacı olan tek şey biraz sessizlikti. Yatağında, kör karanlıkta; dışarda yanan sokak lambasının aydınlattığı loş tavana bakıyordu. Yorganını üstünden sıyırdı ve yatağından çıkıp pencereye yöneldi. Gözü yatağının yanı başında duran masanın üstündeki sigara paketine takıldı. Sigara paketine uzanıp içinden bir sigara aldı. Çakmağını da alıp camı açtı. Dışarıda esen serin rüzgar tenine değdi odanın her yerine dağıldı. Çakmağını aldı ve sigarasını yaktı.

Düşüncelerini bir nebze olsun bastırmış sessizlikle baş başa kalmıştı. Baktığı pencereden bütün şehri görebiliyordu. Tek tük yanan bir kaç ev ışığı ve sokak lambaları aydınlatıyordu geceyi ve birde yıldızlar. Hiç olmadığı kadar berraktı gökyüzü o gece. Yıldızları tek tek sayabilirdiniz ellerinizle.

Başını gökyüzündeki yıldızlardan yerdeki denize çevirdiğinde suların üstüne resmedilmiş dolunayı gördü. İnce işlenmiş bir tablo gibiydi manzara.
Şehirde tamamen sessizlik hakimdi. Bütün şehir susmuştu. Gündüz yaşanan bütün o karmaşanın sesinden geriye hiç eser yoktu. Sigarasını yudumlarken duyduğu tek ses tutuşan sigara kağıdının sesiydi. İlk defa duyuyordu belkide bu sesi...



Not: Kafa dergisinin #susmak temasına gönderdiğim ve kabul görmeyen yazım. Kimse ilk seferde kabul görmemiştir deyip devam...

Yorumlar

Bu blogdaki popüler yayınlar

Fazlalık

delinin günlüğü-32

delinin günlüğü-11 mutluluk zamanı?