VUSLAT

Artık ölümün gelip kapısını çalmasını bekliyordu. Ve o gece ölüm kapıyı çaldı. Ali Rıza Efendi yatağında, sol yanında dayanılmaz bir acıyla ve terler içinde uyandı. Günlerdir kalp krizinin belirtileri kendini gösteriyor bu anın hazırlığını yapıyorlardı. Terlemeler, nefes darlıkları, ağrılar... Ali Rıza efendi bu günü bekliyordu. Dakikalarca kıvrılıp durdu yatağında. Evde tek başına yaşıyordu. Çağıracağı, imdadına koşacak hiç kimsesi yoktu.

Bir sabah uyandığında. Her sabah erkenden uyanan karısın hala uyuyor olduğunu fark etti. Uyandırmak istemedi. Kendi elleriyle karısına kahvaltı hazırladı. Çayını demledi. Sonra da karısını uyandırmak için odasına geri döndü. Karısını çağırdı. Eliyle dürttü. Karısı uyanmadı...

Çocukları da çok uzaktaydı şimdi. Hepsi ayrı ayrı şehirlerde yaşıyorlardı. "Kim bilir ne zaman haber alırlar öldüğümü?" diye düşündü.

70 yaşına merdiven dayayan Ali Rıza Efendi. Kalbinin ona ihanet edeceğini anladığı an yanı başında duran karısının fotoğrafını alıp öptü. "Senin yanına geliyorum." dedi ve gözlerini kapattı...Günler sonra komşuları ondan haber alamayınca kapısını kırıp evine girdiler ve onu yatağında, elinde karısının fotoğrafıyla ölü buldular. Çocuklarına haber verdiler. Çocukları geldi ve Ali Rıza Efendiyi babalarının daha önceden satın aldığı aile mezarlığına annelerinin yanına gömdüler...

Eylül/2019

Yorumlar

Bu blogdaki popüler yayınlar

Fazlalık

delinin günlüğü-32

delinin günlüğü-11 mutluluk zamanı?